Durban’da Günü Anlama Klavuzu

Spread the love

10 Aralık Cumartesi sabahı itibariyle ülkeler bakanlar seviyesinde temsil edildikleri bir müzakereye tekrar oturuyorlar. Toplantıların sonunda özellikle tercih edilen bu tür toplantılar bu sefer Zulu geleneklerine uygun bir şekilde indaba adıyla yapılıyor.

Zirvede çözülen bir dizi madde varken aşılamayan temel konular sonuç çıkmasını engelliyor. Çıkacak anlaşma, iklim meselesindeki “kısıtları” çözen bir “sorumluluk paylaşımı” aslında.
 Cuma günü saat 15′de başlayan sivil toplum eylemi Afrika ve ada devletlerini çözüm için desteklerken 2 saat boyunca  
 zirveyi sloganlarla doldurdu.
İklim Kısıtları neler?
Tartışmanın temel noktası aslında karbon bütçesi. 2012 sonrası için uzun vadeli işbirliğinin tanımlandığı LCA metninin 38. maddesi bir karbon bütçesine atıfta bulunuyor. Bu bütçe, kalan karbon salımı yapabileceğimiz kapasiteyi nasıl aşmayacağımızı anlatıyor. Bu bütçeyi yaparken milyonda 450 parçaçık karbondiksit salımını hedeflersek ayrı bir bütçe, 350’yi hedeflersek de daha az bir bütçe karşımıza çıkıyor. Ancak, 450 ppm senaryosu çok riskli. Diğer bir konu ise bu bütçe için hızlı mı başlayacağımız, yoksa ağırdan mı başlayacağımız. Ağırdan başlasak bile, gelişmekte olan ülkelerin 2017’den sonra azaltım yapma zorunluluğu bilimsel veriler ışığında metne işlenmiş durumda.
Sorunsa burada. Kim ne kadar yükümlülük alacak ve bunu gerçekleştirecek adımlarda ne role sahip olmaya başlayacak soruları çok kritik. İşte bu 7 temel müzakere konusu, ülkelerin en fazla polemik yaptığı alan.
7 Temel Müzakere Konusu
1-    Azaltım Fonu: İklim değişikliğinin yarattığı etkiye karşı gelişmete olan ülkelerin uyum sağlamasının nasıl finanse edileceği önemli. Bu konu az gelişmiş ülkeler ve risk altındaki ada devletleri için ciddi bir konu!
2-    Temiz Kalkınma Mekanizması: Gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelerde yaptıkları azaltım projeleri yatırımları ile elde ettikleri bir kredi mekanizması. Böylece, kendi ülkelerinde pahalı olan azaltım çalışmalarına gelişmekte olan ülkelere yatırım yapark dengelem fırsatı veriyor. Kyoto’nun 2. Yükümlülük döneminde nasıl işleyeceği tartışamalardan biri.
3-    Yeşil İklim Fonu: Kopenhag’da karara bağlana bu fon, şimdiye kadar hep gündemde. 2020’ye kadar her yıl gelişmiş ülkeler tarafından gelişmekte olan ülkelerin azaltımı için 100 Milyar dolar sağlama sözü verildi. Bu konu paranın nasıl verileceği, nasıl etkin kullanılacağı soruları ile gündemde.
4-    MRV: Ölçülebilir, raporlanabilir ve doğrulanabilir kelimelerinin baş harflerinde oluşan salımların doğru raporlanması için kullanılan bu ifade, gelişmiş ülkelerin geçmişte ve gelecekte yaptıkları salımların doğru takibi için önemli.
5-    Gelişmekte olan ülkeler için MRV: Gelişmekte olan ülkelerin raporlamalarının eksiksiz olması hem sözleri takip etmek, hemde ülkelerin durumlarını bilmek için kritik. Bu yüzden de ABD en sıkıştığı anlarda Çin’in MRV sisteminin şeffaf olmadığı eleştirisini getiriyor.
6-    Teknoloji Transferi: Gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelerin gerekli teknolojiyi kullanmaları ve bunun finansmanı hep güncel bir konu. Temelde enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji konusu en önemli iki alanı.
7-    REDD: Ormansızlaştırma ve orman alanlarının bozulmasından kaynaklanan salımların azaltılması anlamına geliyor. Karbon yutaklarını korumak açısından oldukça önemli. Ancak, yerel halklar bu işin aşırı ticarileşmesi ile kendi yaşam alanlarının büyük şirketler tarafından alınmasından korkuyorlar.
Yaşama hakkı müzakere edelemez!
Bilimsel çalışmalar, küresel düzeyde salımların 2015’e kadar azaltılmaya başalamasını, 2020’ye kadar %25-40 civarında 1990 yılına göre azaltılmasını şart koşuyor. Eğer, zirveden bunu sağlayacak çabuk bir anlaşma için keskin bir karar çıkmazsa, 2015’ü yakalamak mümkün görünmüyor. 2015 sonrasına sarkan ve karbon bütçesini aşan başka opsiyonlar ise gezegenin felaketini hazırlayacak. Böyle giderse gezegenimiz 2 derece küresel ısınma kritik sınırını geçecek görünüyor. Çözüm için kararın hızlanması, müzakere eden ülkelerin politikacıları ve onlara basınç uygulayan bilimsel çıktılar, sivil toplum eylemleri ile bu noktaya geldi. Ciddi bir şekilde “yaşama hakkı müzakere edilemez” söylemi çerçevesinde karara katılımın yükselmesi ise, Durban zirvesinin çıktısı ne olursa olsun, çözümü de hızlandıracaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir