Ankara’yı SU BASTI…
Hatip Çayı çaresiz kaldı!
Çubuk Çayı derman olamadı!
“500 yılda bir gelen afet, böylesi hiç görülmedi” dedi Başkan.
Her olumsuzlukta, her hasar oluşan olayda, her sözde afette (!) sorumluluğu “500 yılda bir gelen” doğa olaylarına bağlayan bir zihniyet yönetmekte kentlerimizi, ülkemizi…
Otoyolu sel götürür; “500 yılda bir gelen afet”, Alt geçitleri, battı-çıktıları su basar; “500 yılda bir gelen afet”, Baraj-Gölet çöker; “500 yılda bir gelen afet”, Dere üzerindeki köprüyü su alır götürür; “500 yılda bir gelen afet”, Ormanları ranta açarsın, ağaçları yok edersin, heyelan olur; “500 yılda bir gelen afet”…
Oldu mu şimdi?
5 Mayısgünü öğle saatlerinde aniden bastıran sağanak Mamak’ta sele neden oldu. Bir kişi sele kapıldı, 6 kişi yaralandı, sel suları önüne yüzlerce aracı katarak sürükledi. Sel nedeniyle çok sayıda ev ve işyerini su bastı…
6 MayısPazar günü ise yaklaşık 15 dakika boyunca etkili olan yağmur ve dolu nedeniyle bu kez Keçiören ilçesinde zemin kattaki ev ve işyerlerini su bastı, birçok ana cadde ve kavşaklarda göletler oluştu.
Yetkililer Ne Dediler?
Mamak Belediye Başkanı, “Sevindirici haber can kaybımız yok, sadece 6 vatandaş hastaneye kaldırıldı. Devletimizin bütün imkânlarıyla yaraları saracağız inşallah” dedi…
Mamak ilçesindeki sel bölgesinde incelemeler yapan AnkaraBüyükşehir Belediye Başkanı sıcağı sıcağına, “Bugüne kadar yaşanmamış bir afet meydana geldi. Bu 500 yılda bir vukuu bulacak bir afet. Meteorolojinin tahmininin ötesinde bir yağış. Bunun önlemi olmaz. Öyle bir afette ne yapabilirsiniz. Nadir yaşanan bir afet oldu. Tek tesellimiz can kaybı olmaması” dedi…
Bölgede incelemelerde bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu ise “3 saatte yağması gereken yağmurun 9 dakika içerisinde düşmesi sebebiyle böyle bir durumla karşı karşıya kaldık” dedi.
Mamaklılara çağrı yapan Ankara Valisi Ercan Topaca da “100-150 hasarlı araç var. Bunlara dokunmayın, yerinden oynatmayın” dedi.
Ankara’nın Yakın Tarihini Bilmiyor Başkenti Yönetenler
Sayın başkan yanlış bilgilendirilmiş. Oysa aynı bölgede bundan yaklaşık 60 yıl önce, 11-12 Eylül 1957’de, Hatip Çayı taşkınında 192 vatandaşımız boğulmuştu. 18-20 Haziran 1961’de 50,5 mm’lik yağışın ardından 18, 12 Haziran 1988 günü 71,3 mm’lik yağış sonrası 14 can kaybı kayıtlara geçmiştir.
Mamak’ta meydana gelen sel felaketinin bir benzeri 11 Haziran 2015’te yaşanmıştı. Aniden bastıran sağanak yağış onlarca aracı önüne katarak cadde boyunca sürüklemiş, çok sayıda ev ve iş yeri sular altında kalmıştı. Üç yılı henüz dolmamış olan felaketin ardından ASKİ yetkilileri bölgedeki inşaatlardan gelen kum ve çakılların kanalları tıkaması nedeniyle felaketin gerçekleştiğini açıklamıştı. Yani, 500 yılı beklemeden kısa aralıklarla tekerrür eden bir hadise. Neredeyse çeyrek asırdır yönettiğiniz bu kentte altyapıya verdiğiniz önemin bir göstergesi.
Birkaç yıl önce yeniden düzenlenen ve yeniden inşa edilen (belki de drenajı hesaba katılmayan) Keçiören ilçesindeki Fatih Köprülü kavşağını hemen hemen her etkili yağışta su basar, göletler oluşur, trafik durur. Henüz açılışı üzerinden bir yılı geçmeyen Gümüşdere (Çubuk Çayının akışaşağısındaki bir kolu olup Keçiören yöresi drenaj alanı/havzasıdır) ıslahının yakınındaki bu tür su baskınlarına çare olamaması acaba planlama ve proje hatası mıdır?
Meteoroloji işlerinin ana gayesi, olası olağanüstü hava olaylarını önceden tahmin etmek ve gerekli kurumları ve vatandaşları uyarmaktır. Son yıllarda bir kez olsun ‘afet’ öncesi doğru bir tahminde bulunmuş mudur meteoroloji?
Ranta dayalı, vurguna, yolsuzluğa göz yuman, işlerin başına eşi-dostu getiren, liyakatsizlere işleri teslim eden, bilimden, teknikten yoksun bir zihniyetin sonucu bu sözde ‘afetler’!
Kenti yönetenlerin kentin en temel sorunlarından birine çözüm üretememeleri ne acı…
Kayaş – Mamak arası Hatip Çayı vadisi yer yer 500 metreye varan bir genişliktedir. Geçmişte Hasanoğlan ve Lalahan taraflarına düşen sağanak yağışın akışa geçen büyük bir bölümü bu on kilometre uzunluğunu aşan vadi tabanına yayılır, bir bakıma geçici depolama işlevi görür, akışın hızı azalır, pik akımlar ötelenirdi. Son çeyrek yüzyılda işte bu vadiye, işte bu Kayaş ve Mamak mesiresi alanı ranta açıldı. Son derece hassas, binlerce yılın burada biriktirdiği alüvyon zemin üzerinde gökdelenler misali TOKİ konutları yapıldı, çatılarla örtüldü, yeni asfalt yollar oluşturuldu. Oysa bu alan, Hatip Çayının taşkın alanı, yani mülküdür.
Artık değil 500 yılda bir, 5 yılda bir gelen yağış sele dönüşmekte, su baskınlarına neden olmaktadır. Bu kayıplar, bu hasarlar, bu ciddi kazalar kader değildir. Yıllardır kentsel drenajı önemsemeyen, günübirlik önlemlerle yetinen, asgari bakım ve onarım hizmetlerini bile yerine getirmeyen, kentin temel altyapı ihtiyacını göz ardı eden, Belediye kaynaklarını göstermelik işlere harcayarak tüketen yerel yönetimlerin seçilmiş ya da atanmış yöneticileri, yetkilileri ve görevlileridir sorumlu tutulması gerekenler…
Sonuç Yerine
Her yer beton, her yer asfalt… Ankara Derelerinin yataklarını, şevlerini bile geçirimsiz malzemelerle kapladılar! Suyun toprakla temasını engellediler çeyrek yüzyıl boyunca… Düşen yağışın artık neredeyse tümü akışa geçmekte. Son yıllarda yaşanan su baskınlarının ana nedeni bu.
Sel, taşkın afet değildir; belirli-belirsiz aralıklarla yinelenen doğa olayları, doğal olaylardır. Afete dönüşmesinde, su baskınlarında insan eli-müdahalesi vardır.
Kentsel drenajı ihmal eden, kenti bilimden, teknikten, planlamadan yoksun yönetenlerdir gerçek sorumlular.
06 Mayıs 2018
Hasan Akyar