“Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık
tutulduğunda; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak” demiş Şef Seattle 1984 yılında kendilerinden para karşılığı toprak isteyen ABD başkanına yazdığı mektupta. Ve o mektupta şunu da demiş bu öngörülü adam ” beyaz adamın kurduğu kentleri de anlayamayız biz kızılderililer,
bu kentlerde huzur ve barış yoktur,
beyaz adamın kurduğu kentlerde, bir çiçeğin taç yapraklarının açarken çıkardığı tatlı sesler, bir kelebeğin kanat çırpışları duyulmaz”.
Biz artık çiçeklerin, yaprakların, kelebeklerin, kuşların seslerini değil iş makinalarının seslerini duyuyoruz etrafımızda. İş makinaları her yerde, kazıyorlar, yıkıyorlar, kesiyorlar, öldürüyorlar. Yollar yapıyorlar, genişletiyorlar, barajlar yapıyorlar, petrol şirketlerine, otomobil şirketlerine, bir avuç paraya tapan insanın cebine oluk oluk para akıtıyorlar.
|
Daha bir yıl olmadan çöken Çankırı’daki duble yol! |
Doğa çığlık atıyor, biz üç maymunu oynuyoruz, görmüyoruz, duymuyoruz, konuşmuyoruz, kapatıyoruz kendimizi lüks otomobillerimizin içine, açıyoruz müziğimizi son ses, neye mal olduğunu bilmediğimiz duble yollarda keyifle, ne de güzel genişletmişler bu yolları diye sohbetler ediyoruz.
Duble Yollar ve Endemik Türler
Türkiye’de şu ana kadar 21.000 km duble yol yapılmış, bu ne demek biliyor musunuz? Bu, duble yolların geçtiği yerlerde geri dönüşümsüz olarak doğayı tahrip ettik demek. Dünya’da aşağı yukarı 350 bin bitki türü var, Türkiye’de bu bitki türlerinden 12 bin tanesi bulunuyor ve bu 12 bin bitki türünden yaklaşık 3.500 tanesi endemik yani Dünya’da Türkiye’den başka hiçbir yerde yetişmiyor. Avrupa’da toplam 10 bin bitki türü var, Türkiye tek başına Avrupa’nın tamamından daha fazla bitki türüne sahip. Türkiyede bulunan bu bitki türlerinden 1.500 tanesi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Türkiye’de 381 kelebek türü var, 45 tanesi endemik, 21 tanesi ise çoğunluğu Türkiye sınırlarında olan endemiğe yakın türler ve tıpkı bitki türleri gibi bu kelebeklerde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya ve bu yokoluşun en büyük nedeni yol ve baraj yapımı, şehirleşme, tarımsal ilaç kullanımı, madencilik, aşırı otlatma, orman yangınları, bazı bitki türlerinin çok toplanması, kirlilik, iklim değişikliği ve erozyon.
2009 yılında Zonguldak- İstanbul arasında yapımı başlanan duble yol için Ereğli’de tüm kıyı şeridindeki yeşil alanlar yok edildi ve buradan çıkarılan toprak denize dökülerek tahribat denize de taşındı. Marmaris’de mesafeyi sadece 10 dakika kısaltan 25 km lik duble yol yapmak için 8 bin ağaç kesildi.
|
Zonguldak-İstanbul karayolunun Ereğli kesiminde yapılan
duble yolun ortaya çıkardığı toprağın denize dökülmesi
|
Bu alanlarda yaşayan tüm bitkiler yok ediliyor, kuşlar, kelebekler beslendikleri bitkiler yok olunca yok olma tehlikesiyle yüzleşiyorlar, hayvanların yaşama alanları daraltılıyor, yollarla bölünüyor, yiyecek bulmak için daha geniş alanda gezmek zorunda kalan yaban hayvanlar insanların alanlarına girmeye başlıyor, aç hayvanlar köylere, çöplüklere inmek zorunda kalıyorlar, sonuçta çoğu ya insanlara tehdit olarak algılanıp öldürülüyor ya da hız sınırı 110 km olan duble yollarda o keyifle sürdüğümüz arabaların altında kalıp ölüyorlar.
Dünya’daki kuş ölümlerinin nedeni Türkiye!
Ülkemizde bulunan sulak alanlar uluslararası düzeyde önem taşıyor, çünkü Türkiye Batı Palearktik Bölgede bulunan 4 büyük kuş göçü alanının ikisine ev sahipliği yapıyor. Birincisi, Doğu Karadeniz Bölgesi’nden Türkiye’ye giren Çoruh Vadisi göç rotası, bu rota ile 200.000’den fazla yırtıcı kuş Çoruh Nehri üzerinden uçarak Doğu Anadolu Bölgesindeki sulak alanlara yayılıyorlar. İkincisi ise Karadeniz’in batısında Trakya üzerinden ülkemize girerek boğaz üzerinden Anadolu’ya geçen Boğaziçi göç rotası, bu rota da 200-700’lük gruplar halinde 250.000’in üzerinde leylek göç ediyor.
Ancak Yeşil Atlas dergisinin verileri bu kuşların göç yolları üzerinde bulunan sulak alanların içler acısı durumunu çok net ortaya koyuyor . Türkiye’de, “Önce Amik, Avlan, Kestel ve Gâvur gibi göller drenaj kanalları açılarak doğrudan kurutuldu. Sultansazlığı, Kulu, Bolluk, Eşmekaya, Hotamış ve Ereğli sazlıkları gibi birçok sulak alan kendilerini besleyen su kaynaklarının tarımsal projelere kaydırılması nedeniyle dolaylı olarak yok edildi. Yol yapım çalışmaları, baraj yapımları, sulama, yeraltı suyu çekimi, taşkından koruma, tahliye bu alanların yüzyıllardır barındığı yaşam alanlarının sonu oldu. Kırşehir’deki Seyfe Gölü’nün kurutulmasıyla alanda üreyen ve aralarında nesli dünya ölçeğinde tehlike altında olan kuş türlerinin de olduğu en az 3 bin 375 çift su kuşu zarar gördü.”
“allı turnam bizim ele varırsan
şeker söyle, kaymak söyle, bal söyle
gülüm gülüm, kırıldı kolum,
tutmuyor elim,turnalar hey”
türküsünde ki allı turnalar artık Türkiye’de yaşayacak alan bulamıyorlar. Kirlilik nedeniyle can çekişen Tuz Gölü ve Gediz Deltası’yla beraber can çekişiyorlar. Artık kanatları kolları kırılan onlar!!
|
Akşehir gölünün kurumasıyla ölmeye başlayan Flamingolar, yani allı turnalar!
|
Sona yaklaşmak
Yaşam alanları yok edilen bu hayvanların, doğanın çığlığını duymak insanların işine gelmiyor, oysa insanoğlu birşeyin farkında değil. Sıra bize geliyor, bu yokoluşun içinde varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil artık. Bu doğanın varoluşuna ters, bu dünyada tüm canlıların hayatı birbirine bağlı, onlar yoksa biz de yokuz. Bu zamandan sonra bu yokoluşu tamamen ortadan kaldırmamız artık mümkün olmasa da doğayla dost bir yaşam biçimine geçerek durdurabiliriz. Bizim istediğimiz milyarlarca dolar harcanarak yapılan duble yollar, barajlar değil, biz doğaya dost çözümler istiyoruz. Tren yolları, bisiklet yolları, daha çok toplu taşıma daha az kirlilik istiyoruz. Biz bu dünya da diğer tüm canlılarla doğanın kanı elimize artık daha fazla bulaşmadan yaşamak istiyoruz.
Berna Demirci