Rektör yardımcılığına atanan Kumbaraoğlu’na 9 yıl önce verdiğimiz cevaptır!

Spread the love

Türkiye, 9 yıl evvel Durban’da gerçekleşen COP17’de iklimi değiştirme politikaları nedeniyle hem günün fosili ödülünü almış, hem de Germanwatch tarafından hazırlanan İklim Değişikliği Performans Endeksi‘nde en kötü dördüncü ülke olarak listeye girmişti. Bu gelişmelere Enerji Ekonomisi Derneği cevap vermiş, yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Gürkan KUMBAROGLU imzalı bir açıklama yapmıştı. Bugün Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanan kayyım Melih Bulu’nun yardımcılığı görevine getirilen Prof. Dr Gürkan Kumbaraoğlu’nun o gün altında imzası olan açıklaması (sonda)  için 350 Ankara’dan Tülin Yıldırım verdiği cevabı (üstte) kamuoyu ile paylaşıyoruz.

 

 

Tülin Yıldırım’ın cevabı (14 Aralık 2011)
Merhaba,
Enerji Ekonomisi Dernegi’nin basin aciklamasi uzerine bir degerlendirme yapma ihtiyaci duydum. Hem İklim Degisikligi Eylem Plani surceinde aktif olarak yeralmam hem de German Watch’in raporunu tumuyle okumus olmamdan dolayi.
German Watch raporu ile baslayalim. Raporun tumunu ekte okumak isteyenler icin paylasiyorum. Aciklamada İklim zirvesinde raporun aciklanmasi sanki orada cikmis bir sonuc gibi veilmistir. Metodoloji dosyasini inceleyenler bunun ciddi ve aylar oncesinden yurutulen bir calismanin sonucu oldugunu anlayacaklardir. Bu calisma sadece bu yila ozgu de degildir. Her yil yapilmaktadir. Bir onceki yil Turkiye’nin skoru 50. sirada iken bu yil 58 olarak degismistir.
Politika bolumu %20’lik paya sahip olmakla beraber degerlendirme yapanlar, subjektif olmayacak sekilde sorular olusturulmustur. Ornegi ulkenizin birCO2 azaltim politikasi var mi sorusunu, ya evet ya da hayir diye yanit verebilirsiniz. Ulasimda mevcut politikalarini ve azaltim potansiyeli karsilastirdiginiz da kac puan verirsiniz gibi. Azaltim politikasi olmayan bir ulkeye en yuksek  (iyi)politika puanini veremezsiniz. Herhalde boyle bir durumda ya sizi ciddiye almazlar ya da ne dediginizi bilmediginiz dusunurler. Ki Metodoloji dosyasinda bu kisimda yapacagi bir calismanin ulkeyi hizla ustlere tasiyacagi da anlatilmistir. Yani kimse Turkiye’nin bir polikasi olmasi durumunda onu geri siralarda tutamaz.
Aciklamada “Endeksin bilesenlerinden olan salim trendinin sonuca %50 etkisi ve sektörel trendlerin sabit agirliklari bulunmaktadir. Ülkelerin gelismisliklerinin ve yapisal etkenlerinin gözardi edildigi bu metodolojiyi adil bulmuyoruz” denilmektedir. Degerlendirmeye sadece Afrika ve ada devletleri gibi az gelismis ulkeler dahil edilmemektedir. onlarin da kisi basi salimlarinin dikkate alinmayacak kadar kucuk olmasi nedeniyle. onun disinda Brezilya, meksika gibi bizim duzeyimizde gelismislige sahip ulkelerin de bu degerlendirmede yeraldigini, Brezilyanin 7, Meksikanin 10. sirada oldugunu hatirlatmak gerekir. Bu durumda onlarin yapisal etkileri gozardi edilmemistir, bu ayrim sadece bizim icindir, diyebilirmiyiz.
 
Turkiye’nin iyi seyler yaptigi bir eylem plani hazirladigi ve STK’larin da surecin icinde oldugu konusu ise tam bir etik tartismasi icermektedir. Nitekim bu basin aciklamasini yazanlar da en az benim kadar hatta fazlasiyla surecin icindedirler. raporlar hazilarmislardir. Su soruya “Turkiye’nin iklim degisikligi ve emisyon azaltimi konusunda bir hedefi ve politikasi var midir”yanit bile vermeden bir aciklama yazilmislardir. Peki hedef koymadan ne icin harekete geciyorsunuz. yani bu suna benziyor; universite sinavina hazirlanacagim ama universiteye girmek gibi bir hedefim yok. o zaman kac puan alacaginin a bir anlami yok. o zaman niye hazirlaniyorsun demezler mi. Bos vaktimi degerlendirmek icin. Evet Turkiye’de hicbir sey yapmamis gibi gorunmemek adina bu calismayi yapmistir. Nitekim Enerji Raporunda (bu eylem plani icin hazirlanan) Yenilenebir enerji kelimesinin 3 kati kadar komur kelimesi gecmektedir. ve tum raporlar Turkiye’nin mevcut durumunu surdurmesi icin destek amaciyla hazirlanmistir. Ne yapacaksin sorusuna bu planda yanit yoktur.
“Kyoto Protokolü’ne taraf olan 192 ülkeden 152 tanesi sayisal salim azaltim taahhüdünde bulunmamis olmalarina ragmen yillardir protokolün esneklik mekanizmalarindan faydalanarak ülkelerine finansman ve teknoloji girdisi saglamislardir. Bu 152 ülkenin Ek-1 disi ülke olup Türkiye’nin Ek-1 ülkesi olarak farkli konumda oldugu iddia edilebilir. ” Hayir bunu iddia etmiyoruz. Kopenhagen Uzlasmasina 140 ulke ne yapacagini bildirdi hatta gelismemis ulkeler, Turkiye niye bildirmedi diyoruz.
 
Planda “elektrik dağıtım kayıplarının %8’i indirilmesi, vahşi depolama alanlarının kapatılması, kamu binalarına enerji tüketiminin %20 azaltılması gibi eylemlerin 2023 yılına kadar yapılması hedefleniyor.” deniyor. Biz de niye 2023’e kadar bekliyorsunuz bu hedef mi diyoruz, biz niye o zamana kadar kayiplarin parasini odeyelim diyoruz.
 
Planda “Tramvay, hafif raylı sistem ve metro alternatiflerinin, bu teknolojilerin gerektirdiği yolculuk talebinin var olması durumunda değerlendirilmesi”. Biz de guluyoruz ve diyoruz ki durust olun, boyle eylem plani olmaz. Kamuoyunu dogru bilgilendiriyoruz ve buna da devam edecegiz, lutfen siz de bunu yapin

Gürkan Kumbaraoğlu imzalı Enerji Ekonomisi Dernegi’nin açıklaması (13 Aralık 2011)
Konu: “Fosili Odül” ve “Berbat Iklim Notu” Hk EED Basin Aciklamasi

Degerli liste mensuplari,

Bilindigi üzere Enerji Ekonomisi Dernegi, düzenledigi panel ve sohbet toplantilari ile Türkiye’nin Kyoto Protokolü’ne taraf olma sürecine aktif destek vermis, UNFCCC’ye arastirma kuruluslari kategorisinde Türkiye’den akredite olan ilk Kurulus olmus, konuyla ilgili ulusal ve uluslararasi gelismeleri yakindan takip eden bir STK konumundadir.

Durban’da Iklim Müzakerelerinin sürmekte oldugu bir dönemde Türkiye’ye verilen “Günün Fosili Ödülü” ve “Berbat Iklim Notu” ile ilgili olarak EED Yönetim Kurulu asagida yer alan Açiklamayi yapmistir. Aciklamanin Türkce karakterli orjinal hali grubun ‘Files’ kismina yüklenmistir.

Bilgilerinize arz ederim.

Saygilarimla,
Gürkan Kumbaroglu
Yönetim Kurulu Baskani, EED

Türkiye’ye Verilen “Günün Fosili Ödülü” ve “Berbat Iklim Notu” ile ilgili EED BASIN AÇIKLAMASI

Türkiye’nin seragazi salimlarinin 1990 yilindan günümüze hizli bir artis gösterdigi bilinmektedir. Ancak Birlesmis Milletler İklim Degisikligi Çerçeve Sözlesmesi (BMIDÇS) sekreteryasina sunulan en güncel rakamlara göre Türkiye’nin sera gazi salimlari, bir önceki yila kiyasla, 2008 yilinda %5.8 düsmüs iken 2009 yilinda %0.4 oraninda artis göstermistir. 2010 yili sera gazi salimlarinin – ekonomik canlanmaya bagli olarak – daha yüksek oranda artmis olacagi beklenebilir. Öte yandan, Türkiye iklim degisikligi ile mücadele etmek üzere bir dizi çalisma yürütmektedir. 2010 yilinda Bakanlar Kurulu karari ile Iklim Degisikligi ile Mücadele Strateji Belgesi yayimlanmistir. Ayrica, bu belgede belirlenen hedeflerle uyumlu olarak uygulamaya konmak üzere çesitli emisyon azaltici önlem paketleri içeren bir Iklim Degisikligi Eylem Plani 2011 yilinda hazirlanarak ilan edilmistir. Çok sayida kamu ve sivil toplum kurulusundan çalistaylara katilan yüzlerce katilimcinin katkisi ile hazirlanan bu Eylem Plani, ülkenin bütçe imkanlari çerçevesinde, peyderpey uygulanmaya baslamistir.
Bu gerçeklerin isiginda, Türkiye’nin günün fosili ödülüne layik görülmesi bu ödülün hangi kriterlere göre verildigine yakindan bakmayi zorunlu kilmaktadir. Ödülü veren “Climate Action Network” isimli kurulus tarafindan yapilan açiklamada,
“Turkey earned the First Place Fossil of the Day today for trying to acquire funding and technology under the Kyoto Protocol without agreeing to any greenhouse gas pollution cuts”.
denilmektedir. Burada Türkiye’ye açik bir haksizlik yapilmaktadir. Kyoto Protokolü’ne taraf olan 192 ülkeden 152 tanesi sayisal salim azaltim taahhüdünde bulunmamis olmalarina ragmen yillardir protokolün esneklik mekanizmalarindan faydalanarak ülkelerine finansman ve teknoloji girdisi saglamislardir. Bu 152 ülkenin Ek-1 disi ülke olup Türkiye’nin Ek-1 ülkesi olarak farkli konumda oldugu iddia edilebilir. Ancak, bu durumda, BMIDÇS 7.Taraflar Konferansinda (COP7) alinan 26/CP.7 sayili karara göre, Türkiye’nin Ek-I de yer alan diger ülkelerden farkli bir durumda bulundugunun kabul edilmis oldugunun ve taraf ülkelerin Türkiye’nin özel kosullarini tanimaya davet edildiginin altini çizmek uygun olacaktir. Türkiye’nin yakin geçmiste protokole taraf olup salim azaltici tedbirler üzerine yaptigi çalismalarin, sera gazi salim yogunluklarinda görülen iyilesmelerin takdir edilmesi gerekirken olumsuz gösterilmesini ülkede salim azaltici önlemlerin gelistirilmesi yönünde olusmus motivasyonu azaltabilecek bir girisim olarak görüyoruz.
Türkiye’nin enerji kaynakli sera gazi salimlarinin azaltilmasina yönelik performansina iliskin olarak Germanwatch adli kurulusun 6 Aralik 2011 tarihinde yayinlamis oldugu “Iklim Koruma Endeksi” sonuçlari basinda genis yer bulmustur. Buna göre Türkiye, degerlendirmeye alinan 61 ülke içerisinde en kötü dördüncü ülke sirasina yerlestirilerek kötü performans gösterdigi iddia edilmektedir. Durban’da İklim Müzakerelerinin sürmekte oldugu bir dönemde ortaya çikarilan bu sonuçlarin, ihtiva ettigi parametre ve hesaplamalar bakimindan, subjektif degerlendirmeler içerdigine dikkat çekmek istiyoruz. Bu kapsamda belirtmeye deger gördügümüz hususlar sunlardir:
1) Hesaplanan endeks degerine, her ülkenin (sayisi ve kompozisyonu belli olmayan) “degerlendiricileri” kisisel degerlendirmelerini iletmekte, bunlar sonuca %20 etki etmektedir. Son raporda yapilan bu “subjektif” degerlendirmelerin Türkiye için “çok kötü” olarak notlandirildigi görülmektedir. Bu degerlendirme sonuçlarina katilmiyoruz.
2) Endeksin bilesenlerinden olan salim trendinin sonuca %50 etkisi ve sektörel trendlerin sabit agirliklari bulunmaktadir. Ülkelerin gelismisliklerinin ve yapisal etkenlerinin gözardi edildigi bu metodolojiyi adil bulmuyoruz.
Kasim 2011’de PricewaterhouseCoopers tarafindan, “Düsük Karbon Ekonomisi Endeksi” isimli bir baska benzer endeks yayimlanmistir. Türkiye’yi en iyi dördüncü ülke sirasina yerlestirmekte olan bu çalismaya göre Türkiye’nin karbon yogunlugu düsmektedir.
Hernekadar Türkiye çok da hakli olmayan elestirilere maruz kalmis olsa da, küresel iklim degisikliginin önlenmesi için elinden gelen gayreti göstermesini ve enerji yogunlugunun azaltilmasina yönelik somut hedefler koyarak ilerlemesini; enerjinin verimli, akilci, temiz, ucuz, güvenilir üretimi, iletimi, dagitimi ve tüketimi ile ilgili potansiyelimizin en kisa sürede degerlendirilmesini saglayacak etkin önlemlerin alinmasini beklemekteyiz.
Bu açiklama karari 09/12/2011 tarihinde Enerji Ekonomisi Dernegi Yönetim Kurulu’nca Oybirligi ile alinmistir. Kamuoyunun bilgisine saygilarimizla sunariz.

Doç. Dr. Gürkan KUMBAROGLU
Yönetim Kurulu Baskani

Yönetim Kurulu Üyeleri
Doç. Dr. Yildiz ARIKAN, Bahçesehir Üniversitesi
Dr. Oguz CAN, Recydia A.S.
Prof. Dr. Filiz KARAOSMANOGLU, ITÜ ve Yalova Üniversitesi
Tülin KESKIN, Yesil Güç Enerji ve Çevre Danismanlik
Prof. Dr. Ilhan OR, Bogaziçi Üniversitesi
Prof. Dr. Orhan YENIGÜN, Bogaziçi Üniversitesi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir