Nasa İklim bilimcisi Jim Hansen uyarılarını sürdürmeye devam ediyor. İklim değişikliği ile mücadeleye, Venüs’ün atmosferini incelerken Dünya’nın atmosferinde de bir sorun olduğunu fark etmesiyle başladı. Amerikan senatosunda fosil yakıt kullanımının sürdürülmesi durumunda dönüşü olmayan iklim değişikliği karşı karşıya kalacağımızı anlattı. Fosil yakıtlara, özellikle kömür santrallerine karşı sürdürdüğü eylemlerde defalarca gözaltına alındı.
|
Nasa Godard Enstitüsü Başkanı Jim Hansen bir iklim eylemi ardından polislerce tutuklanırken! |
Bir bilim insanını iklim aktivistine dönüştüren ise “ahlaki bir sorunla” karşı karşıya olduğumuzu düşünmesi. Tıpkı kölelik nasıl ahlaki olarak kabul edilemez ise hala elimizde iklim değişikliğini devrilme noktasına getirmeden çözebilecek olanaklar bulunmasına rağmen, bu konuda hiçbir şey yapmayıp, gelecek kuşakların eline hiçbir çözüm üretmeyecekleri bir atmosfer bırakmak ta kabul edilemez. Yani iklim değişikliği şu an yaşayan kuşağın çözmesi gereken bir sorun. Üstelik iklim değişikliğinin sonucunda oluşan felaketleri bizlerde yaşıyoruz. Gerek sel felaketleri gerekse kuraklık olarak.
“Acil bir durumla karşı karşıyayız birkaç on yıl içinde deniz suyu seviyesinde yükselme ve canlı türlerinin hızla yok oluşunu göreceğiz.” diyen Hansen ilk iklim modellerini hazırlayan bilim insanlarından birisi. “Bizden önceki kuşaklar çevreye zarar verirken ne yaptıklarını bilmiyorlardı oysa bizim kuşağımız ne yaptığını bilmiyormuş gibi davranıyor oysa her şey çok net ortada”
Hansen’in de belirttiği gibi dünyanın karbon tutma kapasitesi belli, bunlar okyanuslar, sulak alanlar ve ormanlar. Bunun üzerinde atmosfere yolladığımız fosil yakıt kaynaklı karbondioksit atmosferde yıkım için bekliyor. Bunları bilmiyor gibi yaptığımızda Türkiye’nin büyümesi lazım diyerek kömür santrallerine, duble yollara, daha fazla araba kullanmaya, sulak alanların ve derelerin yok edilmesine evet diyebiliriz. Oysa ki biliyoruz. Bildiğimiz bunların büyüme değil yıkım getireceği ve sadece büyüme adına geleceğimizi yok edeceği.
Nitekim hem Birleşmiş Milletler İklim Sözleşmesini hem de Kyoto Protokolünü 12 yıl sonra imzalayan Türkiye, fosil yakıtlı yatırımlarını devam ettirdikçe bunların etkilerini azaltmak için daha fazla para harcamak zorunda. Hem ileri gelişmiş hem de gelişmiş ülkelerin (Türkiye, Brezilya, Güney Kore gibi) artık acil çözümler üretmesi ve sorumluluk alması gerekiyor. Her geçen gün aleyhimize işliyor.
Hansen’in de içinde bulunduğu, biyolog, ekonomist ve iklim bilimcilerden oluşan 17 bilim insanının yazdığı makalede, katastrofik iklim değişikliğini önlemek için karbon emisyonlarının, yıllık, %6 azaltılması ve küresel orman örtüsünün önemli ölçüde büyütülmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Bunun için enerji firmalarını ve tüketicileri sıfır karbonlu ve temiz enerji kaynaklarına yönelmeleri için zorlamak gerekiyor. Bu yıllık azaltıma 2005 yılında başlasaydık her yıl %3 azaltım yapmamız yeterli olacaktı. 2022 yılında başlarsak her yıl % 15 emisyon azatlımı yapmamız gerekecek. Bu azaltım oranlarındaki hedef ise atmosferdeki güvenli karbondiosit miktarı olan 350 ppm’e geri dönmek. Günümüzde bu rakam 393 ppm seviyesinde ve her yıl milyonda 2 parçacık (gelecek yıl 395 ppm olacak) artmaya devam ediyor.
iklim değişikliğini önlemek için olması gereken yıllık sera gazı salım azaltım miktarı: -%6
Türkiye’nin 2010 yılında sera gazı salım artışı: +%8.7
İklim değişikliği çözümü politikacıların müzakerelerine bırakamayacağımız kadar ciddi ve küresel bir sorun. Sadece gelecek kuşakları değil günümüzde yaşadığımız aşırı yağışlar ve kuraklıklarla bizim kuşağımızı da vurmaya devam ediyor. Elazığ ve Taşucunda oluşan hortumlar, Ankara-Gölbaşı’nda oluşan su baskını gölü ya da Kilyos çayında yaşanan olaylar.. Bu felaketlere dikkat çekmek için 5 Mayıs ta tüm dünya da hükümetleri uyarmak ve harekete geçmelerini sağlamak için eylemler yapılacak. Hala elimizde iklimin devrilme noktasına gelmeden durdurma şansımız varken 5 Mayıs’ta harekete geçelim.
|
5.5.2012’de nerede olacaksınız? |
Tülin Yıldırım
350 Ankara Aktivisti
Tükoder Ankara Şb. Yöneticisi