Türkiye emniyet kemerini çıkardı!

Spread the love

350 Ankara aktivislerinden Tulin Yıldırım ve Önder Algedik, Yurt Gazetesi’ne 20 Eylül eylemiz ve iklim değişikliği konusunda Seda Bugari’nin soruları cevap verdiler. 20 Eylül günü yayınlanan repörtajı yayınlıyoruz:

 Küresel ısınmaya karşı çalışmaları ile bilinen ‘350 Ankara’ temsilcisi Önder Algedik, ‘Olağanüstü ilkim olayları olağan hale gelecek’ dedi! 

 

 

 

 

 

SEDA BUGARİ- 23 Eylül’de Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un çağrısıyla dünyla liderleri New York’ta bir araya gelecek ve küresel ısınmayı masaya yatıracak. Bu zirve öncesinde bugün ve yarın dünya genelinde eylemler gerçekleştirilecek. Bu eylemlerin amacı ise politikacıların radikal kararlar almaları için bir baskı oluşturmak. Eylemlerin Ankara ayağında yer alan 350 Ankara,  Ankara Garı’ndan başlayıp Güvenpark’a kadar sürecek olan bir eylem düzenleyecek.  Güvenpark’ta bir araya gelecek olan çevreciler, sonuç bildirisi de yayınlayacak. 350 Ankara’dan iki aktivist Önder Algedik ve Tülin Yıldırım ile küresel ısınmayı, zirveyi ve yapılacak eylemlerin önemini konuştuk.

Sorun karbondioksit miktarı 
Cumartesi günü Ankara Garı’ndan başlayıp Güvenpark’a kadar uzanan bir eylem düzenleyeceksiniz. Bu eylemin amacı nedir?
Önder Algedik (Ö.A): 2009’dan beri bu konu hakkında  çalışıyoruz. Asıl sorun şu atmosferde olması gereken karbondioksit  miktarı 350 PPM. Biz bu rakamı 1980’lerde geçtik. Sanayileşme öncesi 380’di, şimdi 400ppm. 350 ppm’den ne kadar artarsanız iklim değişikliği de o kadar artıyor. Bunun devamında da iklimin devrilmesi noktasına geliyorsunuz.
Tülin Yıldırım (T.Y): Bu sayı bilim adamlarının verdiği bir rakamdır. Dünyanın sıcaklığı şuan zaten 1 derece arttı. Bu sıcaklık artışının 1.5 dereceyi geçmemesi ve bunun da karşılığı karbondioksitin 350 ppm olması gerektiğini söylediler. Birleşmiş Miilletler’in iklim zirveinde bunu söylediler ve o günden beri 350 Ankara olarak eylem yapıyoruz.

 

İklimin devrilme noktası
Bu 350ppm sayısı arttıkça Dünya’yı hangi tehlikeler bekliyor?
Ö. A: Olağanüstü iklim olayları olağan hale gelecek. Buna da iklimin devrilme noktası diyoruz. Bu yıl gördük ki aşırı iklim  olaylarını herkes çok net gördü ve hissetti. Gelecek yazlar, bundan önceki yazlardan daha iyi olmayacak. Dünyanın vücut sıcaklığı yaklaşık 14 derece. Biz 0.8 ila 1 derece daha ısıttık. 14 dereceyi 1 derece ısıttınız daha fazla ısıtamazsınız. Bir süre sonra iklim mekanizmalarını tetikleyen şeyler ortaya çıkıyor. Mesela Grönland eridiği zaman iklim değişikliği için geri dönülemez noktaya geliyorsunuz. Artı Gezi ile birlikte şunu gördük o ormanı otoban yaptığınızda kentler daha sıcak oluyor, her yağmurda sel felaketleri oluyor. Ankara’nın sel felaketleri tarihine bakın. Bölgesel sel baskınlarının haddi hesabı yok. Ama politikacılar, zor yoluyla özelleştirme, ormana saray yapma kararı verdiler. Köprü yapmak, otoyol yapmak gibi kararlar aldılar.

‘Türkiye masum değil’

Peki 23 Eylül’de BM’de bir zirve yapılacak. Siz eyleminizi neden 20 Eylül’de yapacaksınız? Oraya bir gönderme, bir çağrı amaçlı mı?
T.Y:  Aralık ayında Paris’te  bağlayıcı bir anlaşma yapılması planlanıyor. Onun öncesinde liderleri toplayıp New York’ta bunun bir ön çalışmasını yapacaklar. Ama aslında bu zirveye gidildiğinde Türkiye’nin söyledikleri aynı. Gezi’den hatırlarsanız Erdoğan 3 milyar ağaç diktik demişti. Onun kaynağı bu zirvedir. ‘Bizim kirletme hakkımız vardır’ diyecekler. Türkiye’nin genel duruşu bu. ‘Daha çok sanayileşmiş ülkeler sorumluluk alsın’ deniyor. Ancak Türkiye’nin geldiği nokta bu kadar masum değil. Biz de Afrika ülkelerine karşı sorumluyuz. Dünya ortalaması 5 ton civarında Türkiye 5.9 ton karbon salınımı yapıyor. Yapılan politikalar zaten çevreyi ve iklimi yok etmeye yönelik politikalar. Siz “ağaçlar dikmiş” olabilirsiniz ama 1 yaşındaki ağaçla 40 yaşındaki ağacın alacağı karbon dioksit aynı değil.

‘Bütün ülkelerde para var’

Güvenpark’taki alternatif  zirvede hangi kararlar alınacak? 
Ö.A: İşin arka planını anlatayım. Çıkacak kararlar o doğrultuda.  1945 yılında Amerika’da kaç tane araba satıldı biliyor musunuz?  Sıfır.  Amerika savaş nedeniyle tüm araba satışlarını yasakladı. İklim değişikliğinin geldiği noktada biz yasaklanmasını isteyebilir miyiz? Bir düşünün. Çimento sektörünün Türkiye’deki emisyonlardaki payı yüzde 8. Bu oran üretimde olan. Kullanımda olanın durumuna baktığımızda güneşten aldığımız enerjinin, asfalt beton yüzde 50’sini enerjiye çeviriyor. Yani siz zaten iklim değişikliğinden söz ediyorsunuz siz daha fazla beton dökemezsiniz. Türkiye 2013 yılında petrol ve otoyollardan 48.5 milyar TL para topladı. Karayolları Genel Müdürü ‘Biz bütçenin yüzde 10’nun sağlıyoruz’ diye övünüyor. Peki iklim için ayrılan pay 2014 için ne kadar biliyor musunuz? 4 milyon TL. Şimdi sizce fosil yakıt vergileri duble yollara mı harcansın iklime mi harcansın. 48 buçuk milyar TL’yi siz iklime harcasanız birkaç yıl, dünyanın sorununu çözersiniz. Bütün ülkelerde korkunç para var. Ve Türkiye iklim zirvelerinde para istiyor.  Hem emisyonlarımızı azaltmamız lazım hem de zaten şimdiye kadar ki emisyonların yarattığı etkiyi azaltmamız lazım. Adaptasyonu uyumu arttırmamız gerekiyor.

180 km hızla duvara doğru


Durum aslında çok vahim ancak çaresiz değiliz değil mi?

Önder Algedik:  180’le gidiyorsunuz karşınızda bir duvar var. Emniyet kemerinizi çözer misiniz? Türkiye emniyet kemerini çözüyor şu anda. Biz diyoruz ki frene bas. 150 ile 100 km ile çarparsak hastanede bir kişi ağır yaralanır atlatırız. Ama 180’le çarparsak hangimizin kurtulacağına kim söyleyebilir? Dolayısıyla bütün mesele “bas gaza karboncu bas gaza” diyen bir politikaya karşı “hayır frene basıyoruz arkadaşlar” demek. Biz daha fazla gaza bastıkça daha fazla benzin harcıyoruz. Daha fazla kirliliğe maruz kalıyoruz.

Bindirimden indirim
New York’ta yapılacak zirveden neler bekliyorsunuz?
T.Y: Cumhurbaşkanı gidip orada bizim paraya ihtiyacımız var diyecek. Bizim emisyon azaltacak durumumuz yok diyecek. Büyük ülkeler emisyon azaltsın diyecek. İşte 3 milyar ağaç diktik diyecek.

Ö.A: Bir şey daha söyleyecek. Emisyonumuzu azalttık diyecek. Onu da şöyle yapıyorlar. Mağazalar bindirimden indirim yapar ya bu da öyle. Türkiye emisyonunu diyor ki böyle gidiyordum böyle olacaktım diyor. Böyle gittiğim için yüzde 50 azalttım diyor. Kömür bulamayacağız insan her şeyi bitirir mi ya. Biz bu yüzden 20 Eylül’de iklim için liderler buluşuyor diyoruz. O yüzden Sivil iİklim Zirvesi’nin katılımcıları da eyleme katılacak. Herkes katılacak. Çünkü BM İklim Zirvesi’nden önce bizim söylediğimiz tartışılsın istiyoruz. Biz Erdoğan’ın zirvede söylediklerine yanıt vermeyelim iklim gündemini biz belirleyelim istiyoruz.

‘Bu kadar çaresiz değiliz’

Sesinizi politikacılara nasıl duyuracağınızı düşünüyorsunuz?
Ö.A:  Kadıköy Belediyesi’nde iklim değişikliği konusunda daha önce eğitim vermiştim. Daha sonra projeyi onayladılar ve emisyon hesağlaması yaptılar. Poşet kullanımını yasakladılar. Bira rek başlarına kaldılar. Türkiye’de öncü olmak çok önemli, öncüye ihtiyacımız var. Bunların arkasında ikinci sırada adama ihtiyacımız var. Adam diyor ki ben asfalt yaparım ihalede iki üç kuruşu paramı vururum! Böyle bir mantık var. Bu mantığı kırmak gerekiyor.  Toplum hissediyor zaten. Sürekli bu konuyla çalıştığımız için çok rahat görüyoruz. Sorun onlar da değil sorun bizim tayfada. Mesela AOÇ için mahkeme karar verdi mi? Verdi. Yenimahalle Belediyesi niye mühürlemedi? Ama Bakırköy Belediyesi benzer bir durumda mühürledi. Biz bu kadar çaresiz değiliz. Yani bu işlerle biraz ilgilendiğimiz zaman ne kadar mümkün olduğunu görüyoruz.

 

Haberin linki için buraya tıklayınız!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir