Deneyim Değerlidir; Elbistan Kömür Santraline Nasıl Direndi?

Spread the love

Ülkemizde bir çok alanda mücadeleler verilir. Kalıcı veya kısmı başarı yada başarısızlıklar yaşanır ama deneyimler toplanıp değerlendirilmez. Paylaşılarak çözüm yolları aranmaz.

Daha önceki yıllarda sendikal, sosyal ve siyasal bir çok alanda faaliyetlerde bulunmuş biri olarak, son yıllarda da enerji rantı için doğaya verilen zararlara karşı bir mücadele deneyimi yaşadım.

2015 yılı 19 Kasım’ında Elbistan köyümüz Küçük Yapalak’ta yeni bir termik santral yapımı için ‘Halkın Katılımı Toplantısı’ yapılacağı duyuruldu. Bir haftada çeşitli sohbetler yaparak köy halkıyla bir toplantı yaptık. ‘Halkın bilgilendirme toplantısında neler yapacağımızı kararlaştırdık.

Bu arada, Ankara’da tanıdıklarımızdan bu konuda bilgiler edinmeye çalıştık. Mühendis odalarını, tanıdığımız avukatları aradık. 350Ankara’dan Önder Algedik ile görüştük. Öneri ve tavsiyelerini aldık.

Köyde yaptığımı toplantıda;

-Hep birlikte köyümüze bir termik santralı yapımını istemediğimizi karar altına aldık.

– Çevre köyleri ziyaret kararı aldık. Muhtarlar ve köyün aktifleri ile birlikte, santral sahası içinde kalan 4 köyü ziyaret ettik. Termik santrali yapımı ile ilgili ne düşündüklerini sorduk. Bizde köy olarak görüşlerimizi söyledik.

-Toplantıya gelecek heyeti nasıl karşılayacağımızı kararlaştırdık. Yaygın görüş gelen heyeti köyün girişinde topluca karşılayıp toplantıyı istemediğimiz belirterek uzaklaştırmak olmasına rağmen, tartışma sonunda  oy birliği ile, gelen  heyeti,(konuşulanların tutanak altına alınması ve bir nüshasının bize verilmesi kaydı ile) kahvede, taşkınlık veya hakaret yapılmadan, misafir gibi ağırlama kararı aldık.

-Heyeti dinleyecek, sorularımız soracak, görüşlerimizi söyleyecek. Bunları toplantı tutanağı altına alacaktık. Öylede yaptık.

İlk ÇED Toplantısı Deneyimi

O gün halkın katılımı toplantısı için heyet sunumu yapana kadar herkes disiplinle dinledi. Söz sırası kendilerine gelince heyet sorular ve açıklamalarla topa tutuldu. Şirket ve bakanlık heyeti yaşlı, genç özelliklede kadınların, iklim, çevre, sağlık, hava ve su konularında sordukları soru ve yaptıkları itirazlar karşılayamadılar. İtirazları cevaplandıramadılar.

Elbistan’a yeni bir termik santrale neden itiraz ediyoruz? 2015 yılında verilen dilekçenin özeti ve dilekçeyi yaymak için hazırlanan görsel.

Köye yoğun güvenlik tedbirleri altında gelen ÇED heyeti köyden memnun ayrılırken, toplantı içeriği ile ilgili sıkıntıları kendini belli ediyordu. ÇED heyeti tutanağımızı bize verdi. Toplantıdaki görüşlerimiz tutanakta yeterince yer almıştı.

İşte toplantıda koyduğumuz tavır ve toplantı tutanağımızdaki itirazlarımız bizim ortak mücadele programımızı oluşturdu. Elbistan’a mücadele enerjisi bu toplantıdaki tavır ve görüşlerden yola çıkarak yayıldı.


Bakanlık: İklim Değişikliği ÇED’de Yer Alacaktır

Halkın katılımı toplantısıda söylediğimiz ve öncesinde muhtarla birlikte elden verdiğimiz “neden iklim değişikliği konusunun ÇED belgelerinde neden yer almadığı” konulu dilekçemize gelen cevap, herkesi memnun etti. Her şeyden önce haklı bir konuyu gündeme getirmemiz ve Bakanlığında bundan kaçamayarak iklim değişikliği konusunu dikkate alacağı bildirmesi önemli bir husususa parmak bastığımızın göstergesi oldu.

tıklayın: İtirazlarımız sonrası Bakanlık: ÇED’de İklim Değişikliği Ayrıntılı Yer Alacaktır!

Daha sonra köyde ve şehirde toplantı ve sohbetler yaptık. Herkesin üzerinde birleştiği konu, “evet biz köy olarak karşı çıkıyoruz. Ama bu yetmez. Elbistan’ında karşı çıkması gerek  yoksa yalnız bizim başarılı olmamız mümkün değil.” şeklindeydi.

Bu tespit yerinde ve haklıydı. Sohbetler sonunda kış mevsimini atlatarak, baharın Elbistan’da böyle bir çalışma başlatarak, bu santral yapımına karşı durma kararı aldık.

Şimdi buraya kadar olanı özetlersek.

Konusu herkesi ilgilendiren bu tarz mücadelelerde, mücadele sahasında doğrudan bir zemin tutturabilmek işin ilk adımıdır.

Orada köylüler değilde bir kısım “şeçkin” çevrelerin (bunlar çok önemli ve değerliler) kendi başlarına termik santralına karşı çıkmaları şeklinde olsaydı köylüler kenarda seyirci kalırdı. Kaldı ki meseleyi toplumun genel meselesi haline getirmek gerekiyordu, iklim meselesinin hepimizin meselesi olduğunu göstermemiz gerekiyordu. Bu nedenle termik santralı yapılmak istenen alanda yaşayanların istek talep ve enerjilerini ortaya çıkararak bunları etkili bir şekilde, hep birlikte savunmak ve yaymak zorundaydık.

Baharda tekrar çalışmalara başladık.

Facebook’da “Hayatı Ve Doğayı Koruma Platformu” adlı bir sayfa açtık. Sayfada termik santral yapılacak alanlar ve olabilecek tahribatlar üzerine yazılar, notlar haberler paylaştık. Türkiye ve dünyada çeşitli mücadeleleri duyurduk.

Baharda faaliyetlere başlamadan önce, bir çok insan bize “Boşuna enerjinizi harcamayın, Burada zaten 2 adet termik santral yapılmış. Her hangi bir mücadele verilmemiş. Yeni santrallere karşı halk duyarlılık göstermez.” şeklinde telkinlerde bulunuyordu.

Daha önce termik santrallerine karşı herhangi bir mücadele verilmemesinin ciddi bir dezavantaj olduğu doğruydu. Bu konuda yeni bir duyarlılığın zor olduğu doğruydu.

Ama mücadele verilemeyeceği doğru değildi.

Bu tür kırıcı, engelleyici, istek bozucu düşünceler yayan insanlar her zaman mevcuttur. Çünkü bozgunculuk çok zahmetsiz, olay başarılan bir iştir. Bunları hiç dinlememek toplumu etkilemelerine de müsaade etmemek lazımdır.

Velhasıl, her şeye rağmen, kışın bıraktığımız yerden yeniden başladık.

Önce şehirde ne kadar sendika, dernek, oda ve kurum varsa hepsinin bir listesini çıkartık. İki arkadaş sabit olmak üzere, faydalı olabilecek müsait kim olanları yanımıza alarak hepsini bir bir dolaştık.

Elbistan’a yeni bir termik santral yapımına karşı olduğumuzu kendilerinin ne düşündüklerini sorduk. Bu hususta bir birlik oluşturma mücadelesine katılıp katılmayacaklarını sorduk. İstisnasız tüm kitle örgütlerini siyasi görüşlerine bakmaksızın tek tek dolaştık.

Platform Kuruluyor

Daha sonra bu kurumların hepsini Elbistan Barosunda bir toplantıya davet ettik. Toplantıya 30 kişi katıldı. Mücadele için bir platform kurma önerisinde bulunduk, kabul gördü. Böylece Elbistan başta olmak üzere, bölge ve ülkede çevre sorunları ile mücadele için “Hayatı Ve Doğayı Koruma Platformu” kuruldu. Gönüllülük esası ile 9 kişilik bir sekretarya oluşturduk. Platform toplantısına hiç bir siyasi parti davet edilmedi. Ama kitle derneklerinden her görüşten insan vardı.

Bu toplantıya Elbistan’ın tüm yerel basının da davet ettik.

Buraya kadar olan çalışmalardaki amaç gittiğimiz bütün kurumlarım bize katılımından daha çok vereceğimiz mücadelenin şehir nezdinde meşrulaştırılması idi.

İkinci gün toplantı gündemi, katılımcıları ve oluşturduğumuz platform tüm İl ve İlçe basınında yer aldı. Böylece kuruluşumuz meşru bir şekilde ilan edilmişti.

Sonrasında sekretarya toplantısı yaparak faaliyetler belirledik. İlk iş Kaymakam ve Belediye Başkanından randevu alarak görüşmek sorunları dile getirmek oldu. Oldukça olumlu tepkiler aldık.

Daha sonrada tüm siyasi partileri ziyaret ederek konunun önemini, mücadelenin gereklerini ve destek vermelerini istedik. Herkes termik santralin yapılmasının şehre zarar vereceği konusunda hemfikirdi.

Bu ziyaretlerde ise sorunu ve mücadele için oluşturduğumuz platformu resmileştirmiş olduk.

Platform dan arkadaşlar ve muhtarlarla Kahramanmaraş’ta ÇED süreci ile ilgili kurumların tamamını ziyaret ederek fikirlerimizi ilettik. ÇED raporları konusunda yeterli bilgi sahibi olmadığımız için, 1999 yılında Afşin Elbistan B santralı için hazırlanan 900 sayfalık ÇED Raporunu inceledik. Bu raporda olup da uygulanmayan konular için ilgili kurumlara dilekçeler yazdık.

Hemen arkasında “TERMİK SANTRALLER ÖLDÜRÜYOR” başlıklı bir bildiri yayınladık. Bu bildiriyi 10 binlerce çoğaltarak platform üyeleri öncülüğünde bir günde Şehrin kalabalık caddelerinde halka dağıttık. Bildiri dağıtımımız ve bildirimizin tamamı yerel basında yer aldı. Daha sonra bu bildiriler gönüllüler tarafından köylerde kahvelerde mahallelerde, okullarda her yerde dağıtıldı.

Devamında bir 10 gün süreli şehrin en kalabalık merkezindeki meydanda termik santral yapılmasına karşı bir imza kampanyası başlattık. 10 Günde 6 bin civarında imza topladık. Kampanya ve bildiri masraflarımızı halk kendisi karşıladı. İmza kampanyası beklediğimizden çok ilgi gördü. Özellikle kadınların ilgisi büyüktü. Var olan 2 termik santralinin zararlarını en iyi kadınların anladığı anlaşılıyordu.

İmza kampanyası bizlere ciddi bir umut ve enerji verdi. Nüfusunun %80 i muhafazakar ve geçmişte 2 santrale ses çıkarmamış 142 bin nüfuslu bir ilçede kıpırdanma ve itirazlar olumluydu.

İmza kampanyasını 6 Haziran da, DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ nedeni ile bir basın açıklaması ile bitirdik. Bazı çevrelerin ve hatta emniyetin bile  hiç kimsenin gelmeyeceğini beklediği basın açıklamamıza ciddi katılım oldu. Basın açıklamamız yazılı ve görsel basında, yerel radyoda ilgi gördü.

İmzaları Kaymakamlık, Valilik ve Çevre Ve Şehircilik Bakanlığına elden sunduk.

Bu arada yazın köylerde ve şehirde  yapılan festival, miting ve gecelerde Platform adına konuşmalar yaptık, bildiri dağıttık, imza stantları açtık.

Muhtarlar derneğinin toplantı zamanlarında giderek onlara bilgiler verdik. Tartışmalar yürüttük.

Bu süreç içerisinde bazı kişi ve kurumlarda ciddi destekler aldık. Özellikle “Afşin Elbistan Termik Santralleri” Raporu konuyu öğrenmemizde bize büyük katkı yaptı.

Sonrasında ise, Eğe Üniversitesi Anabilimdalı Başkanı Prof.Dr.Ali Osman Karababa ve İklim Uzmanı Önder Algedik’in katılacağı  “TERMİK SANTRALLER ÖLDÜRÜYOR” konulu bir panel planladık. 16 Temmuz da yapılacak panelimiz, 15 Temmuz darbe girişimi nedeni ile iptal edildiği için yapılamadı.

Bu süreçte sürekli araştırıp okuyarak hem ilçe halkını bilgilendirmeye, hem de yetkililerle bu konuları tartışmaları sürdürdük. Diler ve Anadolu Enerji ÇED raporlarını Önder Algedik ile diyalog içinde okuyarak değerlendirmeler çıkardık. Çıkan değerlendirmeleri yaydık. Aynı değerlendirmelerden dilekçeler hazırlandı ve 350Ankara’nın desteği ile yaygınlaştırıldı. Bunların bakanlığa gönderilmesini örgütledik.

tıklayın: 16 Soruda Anadolu Enerji Elbistan Santrali ÇED İncelemesi
tıklayın: İklim değişikliği açısından bir ÇED raporu incelemesi: Diler Termik Santrali

Çok açık ki, bu mücadeleyi yürütenler öğretici olmalıdırlar. Ama mutlaka halkın da öğrencisi olmak zorundalar. Burada esas sorun halkındır. Esas konuda halkın kendisidir. Onu öğrenmeden, ondan öğrenmeden onlara bir şey öğretmek yeterli ve etkili değildir.

Bu süreçte yapılan hem Diler Enerji‘nin hem de Anadolu Enerji‘nin ÇED Toplantılarına yöre halkını görüşlerini dile getirmek üzere katıldık. ÇED raporunu ciddi bir şekilde incelediğimiz ve hazırladıkları raporun Elbistan’daki yaşam hiç uymadığını bütün samimiyetimizle ortaya koyduk. Çok açık ki hem itiraz noktalarını ve dilekçemizi örgütlediğimiz için konuya onlardan daha fazla hakim olduk. Bilgiyi toplumsallaştırdıkça güçlendik. Çoğu toplantılarda itirazlarımıza taktik olarak itiraz edemeseler de, yanımıza gelip durumlarını itiraf ediyorlardı. İlk toplantıda Çevre ve Şehircilik Bakanlığının “biz bunları bilmiyorduk” demesi, son toplantıda şirkete “o bacanın karbondioksitini 27 km’de nasıl sıfırlıyorsunuz, bunu aklınız alıyor mu?” derkenki halleri yeterine durumu açıklıyor.

Bütün bunların sonunda Bu ÇED Raporlarından Anadolu Enerjinin raporu, DSİ, Karayolları, Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı ve yöre halkının itirazları nedeni ile durduruldu. Bu durdurma Elbistan’da tüm çevrelerce büyük bir sevinçle karşılandı. Bundan sonraki mücadeleler için bir moral ve motivasyon temeli oldu.

tıklayın: İtirazlarımız sonuç verdi; Elbistan KES ÇED durduruldu!

Şimdide diğer bir proje olan Diler KES’in ÇED’inin onaylanma ihtimaline karşı hazırlıklarımızı yapıyoruz, dava sürecine hazırlanıyoruz.

İlk toplantıda Çevre ve Şehircilik Bakanlığının “biz bunları bilmiyorduk” demesi, son toplantıda şirkete “o bacanın karbondioksitini 27 km’de nasıl sıfırlıyorsunuz, bunu aklınız alıyor mu?” derkenki halleri yeterine durumu açıklıyor.

Özetle,

  • Bizim çıkardığımız en önemli sonuç bu süreçlerde zeminde tartışmalardan kopmamak. Sadece itiraz etme noktasında durmayarak, konuyu esasta tartışabilmektir. Halkı ve kamu oyunu genel bir karşı çıkış söyleminden daha çok somut bilgiler ışığında bilgilendirmek ve itirazları yükseltmektir.
  • Süreçten kopuk, dışarda durarak yapılan tepki ve itirazların etkisi daha sınırlı kalmaktadır. Bazen insanlarda tepkileri örgütleyerek yada siyasallaştırarak etkili olacağımız düşüncesi ağır basıyor.
  • Aslında sürecin içinde durarak, sorunu esastan tartışmak ve ilgili kesimleri bu temelde bilgilendirerek birleştirmek çok daha gerçekçi oluyor. Çünkü bu sorun herkesin sorunu. İlgili herkesin kendini ifade edebileceği, ortaklaşabileceği zeminden asla uzaklaşmamak gerekir. Aksi taktirde halkın tamamını ilgilendiren bu can alıcı konu, bir kısım çevreci, okumuş, entelektüelin sorunu imiş gibi gösterilecektir.
  • Bu süreçte bütün siyasi partilerden destek isterken bu işin öznesi olmamalarını sağlamak gereklidir. Çünkü siyasi çekişmeler bu işe fayda vermez. Bu işin öznesini toplumsal örgütler ve halkın doğrudan kendisi olmasını mutlaka sağlamak gereklidir.
  • Kitlesel eylemler ve toplumsal tepkiler çok değerlidir. Lakin bunları etkisiz, zamansız ve plansız yapmak bu mücadelelere fayda vermiyor.
  • Halkın tamamını ilgilendiren konularda halkın yalnızca bir kesiminin katıldığı eylemler organize etmemek lazım. Aksine iyi hazırlanmış, halkın her kesimini katılımı sağlanmış, konusu mecrasında tutulmuş eylemler şarttır.
  • Her mücadelede şartlar çok önemlidir. Hiç bir mücadele ötekinin aynısı değildir. Dolayısıyla tecrübeler değerlendirilirken kendi şartları içinde düşünülmelidir.
  • Hiç bir mücadele konusu ve biçiminin reçetesi yoktur. Ama dünyada emekçilerin mücadelelerinin denenmiş sonuçları vardır. Bunlardan mutlaka faydalanmak, öğrenmek gereklidir.
  • Bu mücadelelerde mutlaka, halkın bir adım önünde gitmek gereklidir. Ne 5 adım geride, ne 10 adım ileride. Hemen bir adım  yanında gitmek bir çok şeyin emniyetidir.

İbrahim Yalçın

Elbistan Hayatı Ve Doğayı Koruma Platformu kurucusu

İklim Aktivisti

 

 

Bunlar da hoşunuza gidebilir...