DOSAB Termik Santrali İklim ve Doğayı Yok Saydı, Mahkeme ÇED’i Durdurdu!
Bursa DOSAB Organize Sanayi Bölgesi içinde 374 MW termal, 49,9 MW elektrik güce sahip termik santrali yapmak için ÇED raporu hazırlandı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 17 Temmuz 2015’de kabul edildi. ÇED raporuna itiraz eden Bursalılar mahkemeye başvurdu ve güzel haber 19 Ekim 2015’de geldi. Mahkeme keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra yeniden karar verilinceye kadar yürütmeyi durdurma kararı aldı.
27 örgüt ve kişi davacı olarak Bursa’da kömüre yer olmadığını herkese gösterdi. Daha önce Gerze, Bartın, Balıkesir Albayraklar kömür santraline karşı mücadele edenlere verdiğimiz desteği burada da verdik. Bakanlık tarafından onaylanan ÇED raporuna itirazların arasına iklim değişikliği ile ilgili noktaları hazırladık. Ekoloji Kollektifi avukatları değerlendirmemizi dava dilekçesine ekleyerek mahkemeye ulaşmasını sağladı. Böylece iklim değişikliğinin mahkeme süreçlerinde gündeme gelmesinde önemli bir adım atılmış oldu.
Mahkeme keşif ve bilirkişi sonrasında DOSAB ile ilgili karar verecek. Kömür santrallerinin iklimi değiştirdiğini, havayı kirlettiğini, doğaya ve yaşama zarar verdiğini biliyoruz. DOSAB kömürlü termik santralinin iklim değişikliğinde rolünü ortaya koyan çalışmamızı herkesin bilmesi, İklim hepimizin meselesi diyenlerinde bilirkişi olması için dilekçede yer alan ve mahkemenin de kararda yer verdiği itirazlarımızı paylaşıyoruz.
—
“Dosab termik santraliyle ilgili yürütmenin durdurulmasına karar verilmesinin sebebi, açılan davada davacıların iddiasının güçlü hukuki dayanakları olması, ÇED olumlu kararının açıkça hukuka aykırı olması ihtimalinin güçlü olması ve bu nedenle de telafisi güç ve imkansız zararların ortaya çıkmasının engellenmek istenmesidir. Mahkeme, keşif ve bilirkişi incelemesi yapılıncaya kadar işlemin yürütmesini durdurdu. Ancak bilirkişi incelemesi sonrasında, çed olumlu kararının hukuka aykırı olmadığı kanaati hasıl olursa bu durumda yd kararı kaldırılabilir. Bu nedenle de keşif ve bilirkişi incelemesiyle, iddialarımız ete kemiğe bürünecek”
Av. Fevzi Özlüer
—
1- DOSAB ÇED Raporunda İtirazlarımız Neydi?
Türkiye’nin taraf olduğu BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) ve ÇED ile alakalı mevzuatta yer alan iklim değişikliği ile ilgili maddelere DOSAB ÇED Raporu dikkate almadı;
- Türkiye’nin 2004’de taraf olduğu BMİDÇS’e taraf oldu. Sözleşmenin 2. maddesi açık bir şekilde “… atmosferdeki sera gazı birikimlerini, iklim sistemi üzerindeki tehlikeli insan kaynaklı etkiyi önleyecek bir düzeyde durdurmayı başarmaktır.” derken, DOSAB iklim değişikliği durdurmaktan öte, hızlandırıyor. Madde 3.3’de ise “Taraflar, iklim değişikliği nedenlerini önceden tahmin etmek, önlemek veya en aza indirmek ve zararlı etkilerini azaltmak için önleyici önlemler almalıdır. “ ifadesi yer almaktayken DOSAB ÇED raporunun ne iklim değişikliğini durdurmaya ne de önlemeye yönelik olmadığı ortada.
- ÇED Rehberi, ÇED Yönetmeliği ve Sera Gazları Emisyonlarını Takibi Hakkında Yönetmelik maddelerine dair işlemler yapılmadı. Bu işlemler yapılmadan ÇED Raporu hazırlandı ve onaylandı. İklim değişikliği ile alakalı mevzuata dair bilgilerin uygun olmaması, eksik olması ya da hata olması bakanlığın gözünden kaçtı mı bilmiyoruz ama öyle olduğunu artık hepimiz biliyoruz.
İkinci itiraz noktamız ise, Dosab ÇED raporunda iklim değişikliğinin önemsizleştirilmesiydi.
2- Kararda İklim Değişikliği Nasıl Geçti?
Bursa 2. İdare Mahkemesi’nin 19 Ekim tarihli ve davacıların itiraz noktalarına geniş yer verdiği karara buradan ulaşabilirsiniz.
İklim değişikliği konusunda ise çok önemli iki alıntı mahkeme kararına girmiş oldu; Projenin iklim değişikliğine yol açacağı ve Türkiye’nin taraf olduğu Çerçeve Sözleşmesi ve Protokol’e aykırı olduğuna yer verdi.
3- ÇED Raporu İklim Değişikliğini Nasıl Önemsizleştiriyor?
Dilekçede de yer alan 3 temel örnek ÇED raporunun kömür santrali yapmak için nasıl iklim değişikliğini önemsizleştirdiğini gösteriyor:
a- Emisyonların azaltılması için alınacak önlemleri yok saymak, küçük tutmak için doğru değerler vermemiştir.
ÇED raporunda öncelikle iklim değiştiren en önemli sera gazı olan karbon dioksit miktarı iki şekilde küçük verilmiş. Birincisi, Türkiye’nin Ulusal Envanter Raporu linyit hesaplamalarına göre orantıladığımızda, saatte 63,5 ton kömür yakan ve 8250 saat çalışan bir santral yılda yaklaşık 560 bin ton karbon dioksiti atmosfere salar. ÇED raporunda verilen değerin yıllık karşılığı sadece 145,2 ton. İkincisi ise, miktarı küçük göstermek için saatlik olarak vermiş, 17,6 kg karbondioksitin atmosfere salınacağını belirtmiş.
Kısacası, hem hesaplama ile 3850 kat küçük gösterilmiş, sonrada yıllık vermemek için de 8250’de biri olan saatlik değer verilmiş.
b- İklim değişikliğine dair bilimsel gerçeklikler eksik, hatalı ve taraflı verilmiştir.
İklim dengeleri açısından güvenli karbon dioksit milyonda 350 parçacık iken, 450 parçacığa yaklaşması durumunda iklim dengeleri alt üst olup aşırı iklim olayları olağan hale gelecek iken, bilimsel raporlar 450 ppm’ün üstünde senaryolar için felaket derken, ÇED raporunda 2100 yılı için 1350 ppm olacağı, sonrasında da 1800 ppm’e doğru çıkacağı bir grafik paylaşılarak karbondioksit miktarındaki artışı olağan bir şeymiş gibi gösterilmiş. Üstelik Çevresel Etki Değerlendirmesi yapılan bir raporda 350 ya da 450 ppm’den fazla karbondioksitin “olağan üstü iklim olaylarının olağan hale geleceği” gerçeği yok sayılmış.
c- Küresel ısınmaya etkileri de göz önünde bulundurulmamıştır.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre Türkiye 2010 yılında ölçülmüş en sıcak yılını yaşarken, 2014 yılı en sıcak ikinci yıl oldu. Bursa’nın Ocak, Şubat, Haziran, Eylül ve Aralık ayı sıcaklık rekorları son 10 yılda yaşanmışken, bu bilgiler raporda göz ardı edildi. Nihai ÇED Raporu içinde yaşanan aşırı iklim olaylarına katkısı verilmek yerine, diğer etmenlerle karşılaştırılarak konu önemsiz hale getirilmiştir. Açık bir şekilde DOSAB Termik Santalinin iklim değişikliği ve küresel ısınmaya katkısı ve etkileri dikkate alınmadı.
4- Davalının Cevabı?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, mahkemeye ilettiği dilekçede pek çok itiraz noktasına değinmedi. Bakanlık (1) davacıların dava ehliyeti olmadığını, (2) ÇED raporunun kamu yararı ve hizmeti gereklilikleri ve çevrenin korunması prensipleri arasındaki dengeyi gözeterek değerlendirildiğini, (3) raporun mevzuata uygun olduğunu belirtti!
5- Şimdi?
Mahkeme keşif ve bilirkişi incelemesi yaptıktan sonra son kararını verecek. Bursa 2. İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararı ne kadar önemli ise, ÇED’in iptali ve bu iptal için dilekçede yer alan itirazların bilinmesi de çok önemli. Şimdi sıra bu itirazlarımızın da bilinir, görünür olmasını sağlamak.