400 ppm nedir?

Spread the love

Atmosferde sanayileşme öncesi 280 ppm öncesi kabul edilen karbondioksit yoğunluğu, Mayıs ayı başında günlük ve saaatlik ölçümlerde  400 ppm seviyelerini gösterdi. İklim açısından tehlikeli olan bu sayı, güvenli sınır olan 350 ppm eşik değerinin çok üstünde. 400 ppm’in ne anlama geldiğini 350 Ankara olarak çalıştık, kaynağına gittik ve “iklim meselesi , hepimizin meselesi ” diyerek   paylaştık

400ppm

 

400 ppm’i Dünya 4,5 Milyon yıl önce ve şimdi gördü!

Bilim adamları yeryüzünde bundan 5 ila 3,5 milyon yıl önce 415 ppm seviyelerinin olduğunu tespit ettiler. Pliyosen adı verilen bu jeolojik dönemde  atmosfer ısındıkça nelerle karşılaşacağımıza ilişkin bir rehber niteliğinde. Şimdi 400ppm nasıl görünüyor adlı yazıdan alıntılar yaparak ilerleyelim :

Pliyosen 5-3 milyon yıl önce var olan bir jeolojik dönem. Bilim adamları en yakın tarihimizdeki atmosferimizin şu anki ısınma kabiliyeti ile o dönemkine çok yakın olduğunu dolayısıyla bu dönemin bir rehber olarak kullanılabileceği görüşündeler.

Yakın dönem tahminleri Pliyosen döneminde karbondioksit seviyesinin milyonda 415 parçacık seviyesine ulaştığını gösteriyor. Bu da küresel  düzeydeki sıcaklığın bugünün 3 ya da 4 derece yukarısına  ulaşıldığını, kutuplarda ise 10 derece daha yüksek olduğunu gösteriyor. Deniz seviyesi ise 5 ila 40 metre bu günkü seviyesinden daha yüksek..

Pliyosen Dönemi Sıcaklık

Pliyosen dönemi sıcaklık farklılığı

Hayat nasıldı diye bakıldığında, bilim insanları bitkilerin ve hayvanların nerede ne miktarda yaşadıklarını fosil kayıtlarına  bakarak söylüyorlar. Pliyosen fosil kayıtları iklimin genel olarak daha sıcak ve nemli olduğunu gösteriyor. Pliyosen  bitki örtüsü Kanada Kutup bölgesindeki Ellesmere Adasından, geniş yeşil alanlar ve ormanlık alanların bu günkü Kuzey Afrika çöllerine değin uzanmaktaydı.. Pliyosen’in en sıcak dönemlerinde hem Grönland hem de Kuzey Kutbu buzul örtüsü bu günkünden daha küçüktü.

Pliyosen Dönemi Hayvanlar

Pliyosen dönemi hayvanların temsili resmi

Amerika’nın Doğu sahillerindeki fosiller ise tropik ve astropikal deniz hayatının mevcudiyetini gösteriyor. Hem gözlemler hem de döneme ilişkin üretilen modeller Pasifik Okyanusunda ki yoğun El Nino benzeri döngülerin – iklimsel salınımlar , bu gün Amerika Birleşik Devletleri’nin batısında çok yoğun yağmurlara, sellere sebep oluyor, hem de Somon akımı için gerekli nehir akışının yükselmesine sebep oluyor.  Okyanus akımlarının Pliyosen’in en sıcak döneminde olmayışı (Amerika’nın Batı sahillerinde) su ürünlerini baskıladı ve  deniz kuşlarının ve deniz memelilerinin besinsiz kalmalarına sebep oldu. Mercan kayalıkları Pliyosen’in en sıcak döneminde yok olurken, kayalıklar mevcudiyetini korudu.

 Sorun 1 400 ppm ; Sorun 2 artış hızı! 

 UC San Diego’nun Scripps Enstitüsünden bir Jeolog olan Richard Norris, karbondioksitin yoğunluğundan da öte, kıyaslanamayacak olan ve daha da önemli olan  400 ppm ‘i aşım hızı.

Son yıllarda yıllık karbondioksit yoğunluğu çok daha hızlı artıyor!

Son yıllarda yıllık karbondioksit yoğunluğu çok daha hızlı artıyor!

Norris’ “Sanıyorum ki tüm bu ekosistem değişiklikleri tekrar meydana gelebilir, her ne kadar Pliyosen ısısı bu günkünden farklı olsa da” diyor. “Ana geciken gösterge deniz seviyeleri, zira okyanusların ısınması ve buzulların erimesi uzun zaman alıyor. Ama, karbndiksit ve ısıyı atmosfere basmamız sonucunda oluşturduğumuz kirlenmenin kötü bir yatırım olarak  bankada  birikmesi, sonucunda önümüzdeki bir kaç bin yıl içinde daha yüksek deniz seviyeleri ve daha asidik denizler olarak bize geri dönecektir. Her ne kadar birlikte hareket edip ısı ve CO2 ‘i temizlemek istesek te bu pek kolay olmayacaktır.”

Bilim insanları tarih öncesindeki iklimi yüksek bir tutarlıkla buzulların içinde sıkışmış gazı analiz ederek bulabiliyorlardı, ancak bu kayıtlar sadece 800.000 yıl öncesine kadar gidebiliyor. Karbondioksit seviyesini tahmin etmek ise biraz daha riskli idi, ama 2009’da bir grup bilim adamı 4,5 milyon yıl önce karbon dioksit seviyesinin  365 ile 415 ppm arasında olduğunu açıkladı . Bulgularının Antik okyanus çökeltilerinde korunmuş minik fitoplankton bileşimlerinde mevcut karbon izotoplarını analiz ederek oluşturmuşlardı.

Bu tahmin ile Dünyanın 400 ppm deneyiminin tahmin edilenden çok daha yakın olduğunu göstermektedir. Geniş bir fikir birliği ile karbondioksit konsantrasyonunun bu günden çok daha yüksek fakat on milyon yıl öncesinden daha düşük olduğu söylüyorlar. Dünyanın 400 ppm seviyesini 4,5 milyon yıl önce geçtiği başka analizlerle de desteklenmektedir, bir çoğu da o zaman ki ısının tahmin edilenden çok daha yüksek olduğu sonucuna varmıştır. Bu çalışmalar gösteriyor ki bilim insanlarının geleneksel yollarla dünyanın ekstra doz karbondioksite uzun vadeli hassasiyeti ölçümleri,  iklim değişikliğinin gezegenin güneş ışığını emme  özelliğinin buzul erimesi ve bitki dokusu üzerindeki yavaş etkilerini çok fazla dikkate almamaktadır.

Bu ise dünyanın Keeling Eğrisi ile ölçülen karbondioksit artışına çok daha ağır reaksiyon verebileceğini  göstermektedir. Daha kesin senaryoların yaratılabilmesi için öne çıkan bir kaç sorunun daha cevaplanması gerekmektedir. Karbondioksit yoğunluğu artışının aşırı hızı emsali olmayan bir noktada. Milyonda 10 parçacık artışı antik çağların iklim değişikliklerinde bin yıllar alırken, salım eğrisi mevcut seviyesinde kalırsa, sadece 100 yıl içinde gezegen 1000 ppm seviyesine ulaşacak.

Bu ise gezeginin insan ırkı için yaşanabilir olmasının çok çok dışında.  Birileri ya başlarına neler geleceğini bilememenin duyarsızlığı içinde ya da kıyamet meselini realiteye dönüştürmek peşinde…

 

Kaynak:  Robert Monroe- keelingcurve.ucsd.edu  

Çeviri ve derleme: Gülten Kavurmacıoğlu, Önder Algedik

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

2 Cevaplar

  1. Yucel Yildirim dedi ki:

    Yazida problem izah edilmis ancak cozume deginilmemis. Meselemizin yukselen bu Co2 oranini dusurebilmek yani ortamdaki Co2’yi yakalayabilmek oldugu asikar. Co2 yakalama prosesleri gunumuzde yuksek maliyetlerle ve ancak belli bir oranda yapilabildigine gore bu konudaki arastirmalara odaklanilmasi sart. Tam bu noktada aslinda dunya bilim cevrelerinde cigir acan ancak ne hikmetse bizde gundeme dahi gelmeyen ve bizim beyin guclerimizce ortaya koyulmus ve yayinlanmis calismalar mevcut. Tabii ki baskalari bu calismalarin ya da kesiflerin endustri proseslerine aplikasyonu icin kaynak olusturdular bile, darisi bizim basimiza…

    • 350Ankara dedi ki:

      Sayın Yücel,

      Yazıda aslında verilen nokta, fosil yakıt kullanımı nedeniyle bu noktaya geldiğimiz. Ikinci nokta ise iklim değişikliğinin artık gezegende insan yaşamı için sınırların ötesine geçtiği. Bu şartlar altında kömür ve kömürü depolamak gibi kanıtlanmamış aynı sorunun kaynağı ne yazık ki doğru cevap değil. Olması gereken, bütün iklim düşmanı politikaların hızla durdurulması…
      İklim meselesi, gelecek kuşaklardan önce bizleri tehdit eden bir mesele. Dolayısıyla, dediğimiz gibi iklim hepimizin meselesi!